........................................
........................................................................................................................
Efsane wimbledon\'un ılk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptıgı AIDS\'den ölüm döşegindeydi,,,Hayanlarından biri bir soru sordu....\'\'Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?\'\' Arthur AshE cevap verdi, \'\' Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar,5 milyonu tenis oynamayı öğrenir,500 bini profesyonel tenisçi olur,50 bini yarışmalara girer , 5 bıni buyuk tenis turnuvalarına erişir,50\'si Wimbleon\'a kadar gelir,4\'ü yarı finale,2\'si finale kalır.elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı\'ya Neden ben_? diye hiç sormadım.Şimdi sancı çekerken ,Tanrıya nasıl Niye ben_? derim.Mutluluk ınsanı tatlı yapar.Başarı ışıltılı...zorluklar güçlü..Hüzün insanı insan yapar ,yenilği mütevazi ...Tanrı\'ya asla \' neden ben \' diye sormayın. NE OLACAKSA OLUR....
........................................................................................
aşkın neşeli bir şey olduğunu düşünenlerdeniz. Travmalarla, ayrılık korkularıyla aramız yok. İlişkide bir şeylerin yanlış olduğu sinyalleri almaya başladığımız anda bitiriveriyoruz. Pastadan arta kalan bulaşıkları yıkamaktansa, damağımızda kalan tatla oyalanmak istiyoruz. Bizi kim suçlayabilir? Aşk hafif, uçucu ve tabii uçarı, tatlı, hafifçe ve naifçe ekşimsi olsa da serin bir şey bizin için. Romantizmi bitirirken değil, başlarken seviyoruz. Kara sevdaların insanı değiliz, niye olalım? Pembe-kırmızı düşler varken neden kâbusa dalalım kii?..