BEniM aDim ho$T
Hoşt.Evet benim adım bu.Çünkü herkes bana böyle diyor.Ama beni çağıranlardan da kaçmak zorundayım.Bunu kuvvetle hissediyorum.Nasıl hissetmeyeyim ki?...Çoğu zaman taşlanıyor,tekmeleniyorum. Anlamıyorum;hem çağırıyorlar,hem de böyle yapıyorlar.Neden beni hiç sevmiyorlar?
Birçok kez gördüm bazılarını çağırdıklarında hem kovalamıyor hem de birşeyler veriyorlar ,geldi diye.hiç unutmam birkeresinde parkata güzel birini görmüştüm.Güzel olmalı...Biraz tuhaftı,ama tüyleri pırılpırıldı.Çağırdıklarında ceplerinden çıkarıp küçücük birşeyi ona doğru attılar...hemen önce davranıp kaptım yutuverdim.Aman ne kadar güzel bir şeydi anlatamam.Günlerce çöplerde o şeylerden aradım,bulamadım.
Şişman kasap bazen bana kemik atıyor.o kadar seviniyorumki...Gerçi tekmeyi de eksik etmiyor.Ama o kadar olacak herhalde.Attığı kemikler de öyle sıyrılıp kazınmış ki adeta parlıyor.Duymuştum ki bir canavar varmış.Enflasyon mu ne...önceden bu canavar kemiriyor olmalı.Acep şişman kasap onu neden besliyor? Herneyse kemikleri iyice kemirip un haline getiriyorum.Çeneye kuvvet.
Benim tasmam yok.Kendime sahip olmalıyım.Caddede karşıdan karşıya geçerken özellikle dikkat.Çünkü arabaların hepsi bir yönde gitmiyor nedense.
Babamı hiç tanımıyorum.Ama zavallı anneciğimi hiç unutamıyorum.Memeleri kocaman,kendi zayıf küçücük bir köpekti.Adı neydi bilmiyorum.Belkide hiç olmamıştı.İlk tanıştığım sıcaklığı olmuştu.Demek ki doğduğumda hava çok soğuktu,ya da bana öyle gelmişti.
İki kardeşim.Acaba ne oldu? Zavallı dişi siyah beyaz kardeşimi bir çocuk boynuna ip bağlayarak sürüklemiş götürmüştü.Diğerini,bana benzeyenini ise kim aldı ne oldu bilmem.Güzel güzel oynarken bir köşede sırra kadem bastı.Ah çaresiz anneciğim az mı ulumuştu arkalarından...
Bir gün doğduğum sokağı tuhaf insanlar bastı.Ellerinde şimdi bile hatırlamadığım yiyecekler...Herkese ikram ettiler.Bir bolluk ki sormayın.Sormayın çünkü herkes öldü.Anneciğim de öldü.Ben azıcık yemiştim.Küçüktüm ya,köpekler yasasına göre payıma o kadarcık düşmüştü.Beni de kurtaran o oldu.Ha birde mahalledeki küçük insanlar bana yoğurt yedirmişti.Bunun da payı olmalı.
Büyük şehirlerden bıktım.Konuşuyorlarken duydum.Güneye kaçacağız falan diyorlardı.Acaba onlar da öldüren yemi dağıtanlardan mı kaçacak?
Günün birinde serseri serseri dolaşırken garip bir yere rastgeldim.Martılar ve kargalar vardı.Kediler de...Büyük siyah bir köpeğin hışmından korkarak dolaştım.
Burada insanlar da biraz tuhaftı.İnanılmaz kokular içinde ellerinde çuvallar yerleri eşeliyor,derme çatma kulübelerde barınıyorlardı.Bazıları sıska atların çektiği arabalarla gelmişti.Ne bulurlarsa o arabaya atıyorlardı.Herhalde bunlar sokak insanları olmalı.Buralara çöplük denirmiş.Yaramaz köpeklerin gittiği bir cehennem varsa buraya benziyor olmalı.Zor kaçtım doğrusu.
Ben insanların içlerinden geçeni seziyor gibiyim.Diğer köpekler de böyle mi bilmem.Ama şundan eminim ki insanlar içlerinden hırlıyorlar.Durmadan hırlıyorlar.
Birgün büyüdüğümde güzel bir ev köpeği olacağım.Tüylerim uzayacak pırıl pırıl... sonra o güzel tatlı şeylerden atacaklar bana ,geldim diye...
Kışın üşümeyeceğim.Bir evin en sıcak köşesinde uyuyacağım.Pirelerim olmayacak.Sol kulağımın arkasına yapışmış ve bir türlü kurtulamadığım beylik kenemden de kurtulacağım.O pis sokak kenesinden...
Güzel yemekler de yiyeceğim.Ancak yaşlandığımda ne olacak?Bazılarını uyutuyorlarmış.Yani ne demek? Bence öldürüyorlar da mahsustan öyle diyorlar.
Ben de öldürülecek miyim?
Sahi.İleride gerçekten de ev köpeği olabilecek miyim?